işin özü yaptığın işe sattığın mala guvenmeye bağlıdır.once kendimize sonra malimiza guvenecegiz. Bu karsimizdakinin de bize güvenmesini sağlar.kimse guvenmedigi mali guvenmedigi kişiden almaz.
Güven oluşturmak icin ne yapmak lazım bunları aşağı yukarı herkes bilir.benim dikkat ettiğim şudur. Birine birsey satmaya çalışınca karsidaki aninda direnc gösterir. Alacağı varsa hatta ihtiyaci bile varsa almaz. Kendi özgür iradesi üzerinde baskı hisseder. Buda rahatsiz eder.peki bu direnci nasil kirabiliriz. Oncelikle direkt satışa geçmek en temel hatadir.nasil ki bir mağazaya girdiğimizde yanımıza gelip buyrun efendim nasıl yardımcı olabilirim diyen tezgahtar bize itici yada soguk geliyorsa ayni sekilde bu satici tarafında biz olduğumuzda biz de karsimizdskine itici gelebiliriz.aliciya baski uygulandigini hissrttirneden sokulmak yada Diyaloğa gecmek gerekiyor.pozitif enerji olmazsa olmaz.gunun hangi saati olursa olsun musteri ilk musteri heyecanıyla zipkin gibi karşılanmali.yapilan isin musaitlik durumuna göre çay kahve şart. Hatta kahvenin yanına çikolata lokum da fena olmaz.yani bir karşılık oluşturup bir nevi gönül borcu minnet borcu tarzında bir baskı altina almak biraz etik olmasada sartlardan bitanesi.ya oda size bir ikramda bulunacak yada sattiginizi alarak size borçlu kalmak istemeyecek.buyuk işler genellikle lüks restoranlarda köşklerde villalarda teknelerde bu mantikla bitirilir. Buraya kadar görsellik asamasi vitrin asamasi. Ilk karşılaşmada satisin yarısından cogu gerçekleşir. Buyuzden malın vitrini kadar satıcının vitrinde duzgun olmalı. dikkat ettigim hususlar bir digeri sattilan malin kazandiracagindan ziyade almaz sa kaybettireceklerinin vurgulanmasidir.almazsa birdaha bulamayacagi kacan balık buyuk olur imsji verilmesi de önemli. Birdahaki yazimda kaldigimiz yerden devam etmek uzere hoscakalin.
